29 Mayıs 2009 Cuma

Sen Gittiğinden Beri...

Bir sabah uyandığım da, yıllardır uyandığımın senin sabahın olmadığını anlayacağım.
Aslında yıllardır başucumda duran çevrede sen değil, senin hayalin varmış. Süslemişsin duvarları pespembe. Bir ruhum ellerimde, bir kalbim. Zamanın akmadığı bir yer olsa şöyle, en yakınından gidebileceğim. Orada yalnız sen olsan ve senin hayalin...
Günlerdir saat dördü gösteriyor, takvim gittiğin günü. Kilit çevirdiğin hizada, ayna kırdığın yerde, bardağın camın kenarında...
Bu eve ilk geldiğinde gülmüştün. Geçip pencerenin önüne, ayaklarımıza uzanan manzaraya bakmış: “Bu evde şair olunur...” demiştin heyecanla. Ben bi türlü beceremedim şair olmayı. Yazıp çizdiklerim katıksız kurallar. İçinde sen olmadan, nefes alamıyor hiçbir cümlem.
Dün seni susturabilmek için sildim her şeyi defterimden. Ortadan ayrıldı ikiye. Olduğu yerde bıraktım, saati geri aldım.
Zaman geri akmıyor bizim mahallede de, saat kolayca geri gidebiliyor.
Sen gittiğinden beri, yıllardır boşa uyanmışım diye düşünüyorum. Yıllardır boşuna nefes almış, boşuna kefelere koymuşum hasretimizi. Özleyerek hatırlamak acıtıyor canımı. Sen özlemimden daha fazlasını hak ediyorken, yalnız sana tutunmakla yetiniyorum.
Sen gittiğinden beri, yıllardır seni göremediğimin farkına vardım. Yıllardır öpüp kokladığım, tenine hasret, ruhuna mesken kalbimin, senin için atıp, senin sebebiyetinle depremlere meil verip yıkıldığını anladım. Sen gittiğinden beri dünya küstü bana. Mevsimler ağardı, saçlarım ağarmadı. Bırak, toplama derdin dağınıklımı. Düzensizlik düzeniydi bizimkisi.
Şimdi sen gittiğinden beri, aslında gidenin sen değil de ruhun olduğunu daha iyi anladım. Sen gideli, daha üç gün olmuş olsa bile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder