11 Ekim 2009 Pazar

mor kadın'ın hayal'leri


Hep mor'un ardına gizlenmişti kadınlar'ın bitmek bilmez çığlıkları. susturmanın bir anlamı yok geçmişi. eğer gidecek bir yerin, çalacak bir kapın varsa, geçmişten geliyorsun demektir. susturun mor'u. yakışmasın kimseciklere. ve yine o kimsecikler değmesin kimsenin mor hayallerine. susmak istersin bazen. ya da susturmak. ama ne para eder ki üç kuruşluk dünyaya? gitmek istersin bazen. geleceğe. ve daha uzağına. geçmişten geçmemek gibidir bu.. asla olması gerektiğinden erken olmayacaktır. oldurmayacaktır belki de. kırılan kanatlar altında birleşip susturacaktır oyunbozan kargaları. ve yine kanatlarını açıp dileyecektir gökten üç elma. düşeceklerdir belki teker teker. ve inecektir hayalin üzerime... ama biliyorumki geniş zamana yayılacaksın sen de diğerleri gibi.. niteleme sıfatının sorgusu gibi.. ucuz ve geçmiş olacaksın. asla olması gerektiğinden erken olmayacaksındır. sadece gelmiş-geçmiş tüm suskunluğum olacaksın.


soğuk alıyor boğazın serinliğinde boğazım. üflüyor tatlı nefretini üzerime. ensemde hasretin, zihnimde tüm kuşkularım. ve sen mor bir kadın gibi üstüme geliyorsun. akıtıyorsun nefreti boğazından. soluyorsun tatlı nefesini üzerime. ama ben mor bir kadın gibi nefret ediyorum senden. aynı senin olduğu gibi uzak duruyorum geçmişten. oysa sen geçemiyorsun benden. hep aynı nokta da, hep aynı hasreti yineliyorsun. her şey yolunda giderken, mor bir kadın'ın hayalleri gibi, raylardan çıkıyor hayat. soluğun yakıyor boğazımı. bu yetim ve öksüz günde, geçmişten geçiyorum. mutluluğu yakalıyorum gökyüzüne yakın. mor bir kadın'ın umudu gibi süsleniyorum sana. git diyorum, hayat düzenimden...

*
ve yine dilimde bin türlü lanet ve inada inat, eğleniyorum delicesine!


Arzu Bıçakçı.