17 Ocak 2010 Pazar

Kar Taneleri *


Bu şehre en son tepeden baktığımda üzerimde ceketim ve kaldırımda koltuk değneklerim vardı. Kar hafifti ama üşütüyordu. İnceden inceye içimi titretiyordu. Güneşin bizi çoktan terk ettiği bu vakitte kar, her yerdeydi; her yerdi…


Sana en son tepeden baktığım da, yaptığımın ne olduğunu bilmiyordum. İstanbul’un yedi tepesinin, yedisine birden adını yazmış da, vazgeçirememiştim seni bu şehirden…
Kar hafif hafif yağarken camı buğulandırıyordu ılık nefesim. Hava soğuktu, çünkü Noel’e tam iki gün vardı. Ve ben şehri terkedeli çok olmuştu… Çocukluğumda soğuktan burnu kızaran ve ‘uyumun böylesi’ dedirten kırmızı atkı ve şapka takan ve hiç de sıradan olmayan Noeller geçiren bir kızdım. Bulutlara da üzülürdüm aslında. Zira ben yağan kar tanelerinin, bulutların bir parçası olduğunu düşünürdüm. En yüksekten yakalamaya çalışırken, üst üste birikmiş karlara düşerdim genelde. Düşüşüm acı da olmazdı pek. Kanardım bulutların ipekten yapılma kanatlarına… Çocukluğumun en soğuk ve en kömür kokulu anısıydı Noellerim. Zira bizde Noel, evin en sıcak olduğu güne denk gelirdi. Ardı arkası kesilmeden, sobaya yuvarlanırdı kömürler. Islak açlarımı sobanın arkasında kurutup, bahçeye koşardım yağan kar taneleri gibi. Yılın, yalnızca bir döneminde başımı gökyüzüne çevirir ve karları yakalamaya çalışırdım… Ondan geriye sayılırken gözüm yaşlı olur genelde. Bir yılın bitimi değil de, yeni yılın nasıl başladığıydı beni ağlatan…


Bu şehre en son tepeden baktığımda mevsim sonbahardı. Kanatlarını çırpan ve yaprak dökmeyen mevsimlereydi özlemim… Ağaçlar çoktan mevsim dönümüne girmiş, kuşlar ise sezonu çoktan kapatmışlardı. Sonbaharın resmi dökülen yapraklarda ve kışın gelişi eriyen kar tanelerinde…


Sana en son tepeden baktığımda, meziyet sanıyordum yaptığımı. Sonsuz ve soluksuzca ılık nefesimin kar tanelerini eritmesi umuduyla üflüyordum cama. Buğulanıyordu cam ve özlüyordum çocukluğumdaki Noellerimi…


Aynaya bakmayalı yıllar, bu şehri tepeden görmeyeli yollar ve seni kaleme almayalı satırlar olmuştu. Yeni yılın ardından, bu şehirde birileri hala mutluydu. Ve ben, atılan onca kahkahadan birine bile isabet etmiyordum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder