24 Mart 2009 Salı

Geri PLanda KaLmışLarın Efendisi

Geride kalmış hamallar vardır hayatta... Gramofon sesinden tiksinen sosyete kulaklarını tırmalayan, hamallar. Yoksun ve bitap düşmüşlerdir. Söyleyecek kelimeleri yoktur. Çünkü yıllar önce unutmuşlardır konuşmayı. Ezici bir hikâyenin, başyapıtıdır onlar. Her işte bir hamal vardır. Her hamal, yaptığı işin efendisidir. Topraksız olmadığı gibi doğa, hamalsız olmaz hiçbir hikâye. Toprak doğanın efendisidir. Raylar trenin hamalı, tren yolcuların efendisi!
Hep çok çalışırlar. En güçlüden daha çok çalışır, ama hep geride kalırlar. Yine gramofon tek dostu olur! Her gün yeni bir heves gider gönlünden... Hep, yarına erteler düşlerini. Yarın düşler olacak mı, yarın düş mü olacak?
Hep koşarlar sokakta. Koşarken adımlarını sayarlar. Aslında adım atmazlar koşarken. Ama hayali zenginlikleri, hep peşlerindedir. Git gide öğrenirler heveslenmemeyi. Dehşete kapılmadan yaşamaya, unutulmaya, yok olmaya zamanla alışırlar. Yanından geçen yüzüne bakmaz, yüzüne bakan; bir daha yanından geçmez...
Kuş uçmaz, kelebek konmaz, çiçek açmaz; siyah yakalarını hiç bırakmaz! Siyahta, kötü tanıtılmış hikâyelerin efendisidir! Bir kaçış ki, hızına erişilmez. Aynasızların tekmelerinden, sığıntılığın uçukluğundan; zamanla saydamlaşırlar... Her adımda yaklaşırken uçuruma, hislerini de kaybederler.
Ne işleri kalır, ne giysileri... Aç, susuz, kimsesiz, yorgun. Tok kalbinin huzuru işler dakikalara. Kulaç atmak ister özgürlükte; kalbi küt küt atar...
Yaklaşıp uçuruma, ecelin kollarına sarılır. Ayakları yerden kesilir, nefesi tıkanır... Her şeyin düz bir çizgiyi andırdığı bu hayata, veda ederler. Ve yine, bir düşüş hikâyesinin efendisi olurlar... Çıkar göklere, bu kez Tanrıça oluverirler. Tüm geri planda kalanların efendisi, gramofonun çalgıcısı olur...!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder