13 Eylül 2010 Pazartesi

Ben Hala Sessizliği Seviyorum. Ya Sen?

Seni özledim. Son birkaç aydır kendime itiraf edebildiğim tek şey bu… Seni yeniden kaleme alabilmek için üstümüzden biraz zaman geçmesini bekledim. Kelimeleri bir düzene oturtmam gerekirdi elbet. Seninle ilgili olan her şeyi çöpe atmayı göze aldım ben; hem de atamayacağımı bile bile… Ne acı ama!


Birini kaybettiğinizde ne hissedersiniz? Yok, öyle sıradan bir insandan bahsetmiyorum. Önemi büyük sizin için- diğer yarınız belki de… Ölüm değil üstelik akan kan gibi bu kez. Bilerek ama istemeyerek, hiç de elinizde olmayan bir sebeple… “Kaybetmem!” dediğinizi duyar gibiyim birçoğunuzun. Ama işler sandığınız kadar kolay yürümedi buralarda…

Kendinizden, canınızdan birini kaybettiğinizde karnınızda bir ağrı oluşur belli belirsiz. Midenize yumruk yemiş bile olabilirsiniz hayali bir 3. Kişi tarafından. Ağrı yükselir, göğüs kafesine hücum eder bu kez. Soluk kesik kesik akmaya başlar. Bir yanınızda korku da vardır aslında, kalbiniz delice atar. Ağlamak istersiniz, yaşlarınız, halleriniz, geçmişiniz ve geleceğiniz boğazınızda düğüm olur, hıçkıramazsınız! Pişman mısınız yoksa haklı mı, inan bunu anlayamazsınız. Hep bir tedirginlik olur üzerinizde, sorularınız evrenselleşir, cevaplar yalnızca ondadır; o sizden çok uzakta… Zamanla bu durumdan çok da rahatsız olmamaya başlarsınız, ortama alışırsınız. Hatta yazın bunu bir kenara, “onu unuttuğunuzu düşünürsünüz!”

Sensiz geçirdiğim zamanı anlatmayacağım. Bir üst paragraf buna açıklık getirir diye düşünüyorum. Şimdi bulunduğumuz durum hepsinden çok farklı. Bendeki yerin hala boş. Ben senden giderken, yerime kimin oturacağı zaten belliydi. Birbirimizi gerçekten kaybettiğimizi anlamam uzun zaman aldı. Bizim için akıttığım ilk gözyaşımdı bunu anlamamı sağlayan. Kıştı, soğuktu; seninle yaptığımız şeyleri bir başkasıyla yaptığını fark ettiğimde anladım. Zaten sen artık her şeyi biliyorsun. Kabul, hata benim. Her şeyin en başında, hayatımıza bir üçüncü kişiyi sokmakla yaptım ben o hatayı; seninle sonumuzu hazırladım.

Sana seni özlediğimi söylemiyorum tabii. Seninle konuştukça nasıl özlediğimi daha iyi anladım. Durmadan, “hiçbir şey eskisi gibi olmuyor artık!” diyoruz ya… Sana söyleyemiyorum ama ben eskiyi istemiyorum! Sadece seni özledim. Gerçekten, hepsi bu. Seninle eskisi gibi olabilmek hayal şimdilik, sen yolunu bulmuşken. Hayır-ağlamayacağım.

Dedim ya, bendeki yerin hala boş. Gelenler oldu, deneme süresi bile uzun sürmedi. Şimdi biri var elbet. Fakat zaten biliyorsun kimsenin senin gibi olmayacağını…

Bu satırları okur musun ya da okurken bir şey hisseder misin bilmiyorum. Sadece bu aralar canım daha çok yanıyor, itiraf etmek ne derece doğru, bundan bile emin değilim.

Seni özledim.

Aslında söylenmesi gereken tek söz bu.. Tüm yazdıklarımın karala üstünü, uzun uzun anlatmaya gerek yok.

Seni özledim…

Bunları yazmam için yeterli bir sebep.

Dinle: Emre Aydın- Kimse Olmadı Senin Gibi



Ben artık kimseyi gerçekten sevmiyorum. Önemli değil hiçbirinin sözleri. Kimse beni ağlatacak kadar değerli değil artık. Çok insan tanıdım senden sonra, çoğunda seni aradım, bulduklarım da oldu üstelik. Fakat senin görmediğin ve bilmediğin öyle çok şey vardı ki… İnan eski tadı bulamıyorum hiçbir şeyde. Bir şeyler hep eksik kalıyor, inadına paramparça! Yapmam dediğimi yapıp, cümleleri bile yarım bırakıyorum bazen. Bu öyle bir boşluk ki, senin asla anlayamayacağın türden…

Hayatımı yalnızca 3 şeye odaklı tutuyorum. İçlerinde sen ya da herhangi biri yok. Uymam gereken tek bir kural var, gerisi yalnızca hissizlik benim için. “Abartıyorsun” diyebilirsin elbet. Bendeki önemini bilmiyorsun zira.

Dedim ya hayatımdaki çoğu şey değişti diye. Eski alışkanlıklarımın hiçbiri yok. Yenilerinden de bahsetmeyeceğim. Artık çabuk pes ediyorum. Yazı aralarına eklediğim ufak paragraflarım da yok. Yalnızca durum kurtarıcı sözler biriktiriyorum. Aklıma geldikçe, içim kanadıkça okuyorum onları. Kâğıtların arkasını çevirip, kendi sözlerimi yazmak alışkanlığım oldu. En sık yaptığım bu zaten. Kalem ve kâğıt almadan çıkmıyorum sokağa zaten, kendimi yalnız hissetmemek için… Ah! Yine tutamadım kendimi, çok uzattım yazımı.

İnan bilmiyorum ne diyeceğimi, emin olamıyorum. Sadece üzülüyorum işte. Bildiğin o basit ve ezici duygu.

Seni özledim.

Aklına ben geldikçe oku:

“Geçecek… Her şey geçer, hepsi geçer…”

Dinle: Sertap Erener- Bir Çaresi Bulunur

Ne diyordum? Sonra sessizlik bir de. En iyi ilaçtır derim ben. O değilde, konuşmayalı ne kadar uzun zaman olmuş..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder