13 Aralık 2011 Salı

Bir Adam..



Bir adam, hayatının dönüm noktasında her şeyi silip yeniden başlayacak güce sahip, konuşmadan da söylemek istediklerini sadece donuk bakışlarıyla anlatabilen bir adam.

Odayı aydınlatan ufak ışığın etrafındaki dönüşünü tamamlayacak az sonra. Elindeki yarısı boş bardağı masanın üzerine bırakmak için yaklaşıyor. Elleri, ne kadar da güzel… Ona ait en güzel şey belki de elleri. Işık vurdukça küçülen yeşil gözlerini devirerek anlatmıştı , “ellerini sevmelisin bir adamın en çok” susmuştu sonra. Adamın susması konuşmasından daha güzeldir çoğu zaman. Ve o hep susmayı seçerdi. En zor zamanında, nefesi konuşmaya yetmediğinde, gözleri sözlerden daha gerçek gelirdi.

Her şeyin en koyusunu seven bir adamdı. Ruhu belki çok değil ama giydikleri çoğunlukla koyu olurdu. Ellerinden sonra nesini sevmeli diye düşündüğünde, yürüyüşü denilebilir. Müzik dinlemeyi çok sevmez, iş ve ev hayatı arasında kalmaktan memnun gözükürdü çoğu zaman.

Şimdi onu neden anlatıyordu ki kadın? Üstünden asırlar dahi geçse unutulması imkânsız bir adamdı o zira. Saçları… Adam da kendinde en çok saçlarını severdi. Sarıdan kahverengiye çalan, her sıkıntısında o güzel ellerinden geçen saçları vardı. Bir de tüm yaşananları yalanlayan, içinde fırtınalara sebep olacak kadar derin, yeşil gözleri vardı. Sevmek ona göre değildi, bunu herkes zaten bilirdi. Sevmekten, bağlanmaktan, ait olmaktan korkan bir adamdı. Hayatta çoğu zaman başarısız olmuş, başarmaya çok yaklaştığındaysa bırakıp gitmişti. Korkak diyemezdik ama iç çekişlerini bile bin bir tereddütle gökyüzüne bırakan bir adamdı işte.

Ve öyle güzel kokardı ki adam. Satırlarda geçtiği gibi mükemmel bir görünüşü ve kişiliği yoktu elbet. Akşamları masasından eksik etmediği biralarıyla hayata tutunmayı seçmişti. Çoğu zaman yalnız ve sessizdi. İnsanı sarhoş eden bir sesi olduğu gerçekti. Hayata yanlış zamanda geldiğini düşündüren bir ruha sahip, ama onu dışa vurmayı hiçbir zaman başaramamış bir adamdı.

Çoğu zaman dağınık, düzenden nefret eden bir adamdı. Belki de sırf bu yüzden evlilikten korkuyordu. Bir kadınla hayatı paylaşma fikri bile itici geliyordu ona.

Tüm zıt görüşlere rağmen hayatta kalmayı başarabilmiş bir adam. Işığın etrafındaki dönüşünü tamamlayıp oturduğunda, gözleri gözlerini yakacağından emin olabileceğin kadar gerçek bir adam…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder